Özel Halk Otobüsleri’nde denetim yok mu?
Bursa’nın trafiğinin rahatlaması için toplu taşımanın özendirilmesi çalışmaları yapılıyor!..
Yapılıyor yapılmasına da toplu
taşıma gerçekten kaliteli hizmet veriyor
mu?
Yani ulaşım hizmetinin kaliteli
olması için ne gibi çalışmalar yapılıyor mesela…
Metro seferlerini artırmak, yeni istasyonlar açmak, daha hızlı
seyahat imkanı tanımak gerçekten önemli, önemli ama yeterli değil.
Ulaşımın taşıyıcılarına erişim
sağlamak önemli olan.
Bursa’da toplu taşıma 3’e
ayrılmış durumda. Biri BURULAŞ, ulaşımın
büyük yükünü taşıyor, diğeri Minibüsçüler,
diğeri de Özel Halk Otobüsleri.
Servisçileri, taksi dolmuşçuları
ya da taksicileri saymayalım.
****
BURULAŞ’ın denetim sistemi diğerlerine
göre daha iyi. Hemen ulaşabileceğimiz, şikayetlerimizi dile getirebileceğimiz
ve karşılık alabileceğimiz bir kurum.
Minibüsçülerde de bağlı
bulundukları hatlar üzerinden şikayetlerimizi dile getirebiliyoruz.
Ama Özel Halk Otobüsleri’nde tam
bir yetki karmaşası yaşanıyor… Peki kim denetliyor bu otobüsleri?
Gerçekten trafiğe çıkmaya uygun mu?
Şoförü gerçekten şoför olabilecek kapasitede mi?
Şoförlere gerçekten doğru eğitimler veriliyor mu?
****
Dün bir özel halk otobüsünde
yaşanan olayı gündeme getirmek istiyorum.
8L hattında görev yapan bir özel halk otobüsüne bindim. Otobüs, Altıparmak durağında durduğunda insanlar inmeye başladı.
Fakat, çocuklu bir kadın otobüsten inmek için aracın durmasını bekledi doğal
olarak. Sonuçta kucağında çocuğu var… Ayağı
kalktı, kapıya yanaştı tam adımını dışarıya atacaktı ki, şoför kapıyı kapattı, kadın
çocuğuyla birlikte sıkıştı…
Evet, bu bir hatadır, şoförün
biraz daha beklemesi ve sürekli aynalardan kontrol etmesi gerekir. Hatadır ve
herkes de bunun farkındadır. Ama asıl olay bundan sonra başlıyor…
Şoför beyimiz, “Zamanında neden gitmiyorsunuz kapıya…
Bekleyip, bekleyip tam kalkacağım zaman gidiyorsunuz, oruçlu oruçlu söyletmeyin
beni” gibi laflar etmeye başladı. Tabi ki yolcular da bu söylenmelere
kayıtsız kalmadı… “Aynalardan baksana,
acelen ne” gibi sözler söylüyordu ki, şoför bu sefer de durması gerektiği
durakta durmadı… Konuşmaya devam etti… Konuşmaya demek hafif kalır, hakaret etmeye devam etti… Yolculara sesini
yükselte yükselte hatta bağıra bağıra yoluna devam ederken, siniriyle birlikte
aracı daha sert kullanmaya başladı. Yani hem suçlu hem güçlü tavırlarıyla
yolcuların hayatını tehlikeye attı.
Sonunda dayanamadım ben de açtım
ağzımı yumdum gözümü… Şoföre, “Senin en
büyük hatan, yolculara cevap veriyor olman. Sen burada bir hizmet satıyorsun,
biz de hizmet satın alıyoruz. Buradaki hiçbir yolcuya söz söyleme hakkın yok.
Buradakiler sana canlarını emanet ediyor, önüne bak kimseye de laf yetiştirme”
diye çıkıştım. Çıkışım etkili olmuş olacak ki, şoför bey önüne döndü ve sesini
kesti.
İndim, aracın plakasını çektim ve
BURULAŞ’a şikayet ettim.
****
Ne BURULAŞ, ne de başka firma
vatandaşın canını böylesine emanet ettirmemeli. Oruç beyfendide sinir yapıyormuş diye, bunca insanın canını neden
tehlikeye atıyor ki.
Kaldı ki, hizmet veren herkes hem
haddini hem de duracağı yeri bilecek. Eğer bir hata yaptıysa, özür dilesin, kusura bakmayın fark
edemedim, desin… Bu seminerler verilmiyor mu şoförler psikoteknik testlere
girmiyor mu, psikolog desteği almıyor mu?
Ne yani sadece ehliyet alıp, SRC
Belgesi alıp, şoförlüğe mi başlıyor!..
Bu mudur hizmette kalite
anlayışı…
Bu yazı 21.04.2022
Tarihinde YeniDönem Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder