‘Aşkın en kısa gecesi’ ve eleştirisi
Tiyatroda tarzım bellidir…
Ferhan Şensoy kaynaklı
olarak kabare izlemeye pek bir meraklıyımdır. Ferhan Şensoy’un hemen hemen tüm
oyunlarını videolardan izledim. Devekuşu
Kabare de aynı şekilde videolardan izledim. Çünkü çoğunu izlemeye yaşım yetmedi…
Son dönemlerde televizyonlardaki
tiyatrolar bir ivme kazandırmış olsa da kısa skeçler halinde hazırlanan
oyunların pek bir edebi değerinin olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki televizyon
oyunu her zaman kısıtlar…
Hayatın içinden, gündemden
beslenen Çok Güzel Hareketler 2’nin
yayından neden kaldırıldığı hakkında aklımda her zaman şüpheler olsa da Güldür Güldür’ün skeçleri de son
dönemlerde günlük hayattan beslenmeye başladı. Sanırım Güldür Güldür’ü de
yakında televizyonda izleyemeyebiliriz.
****
Tiyatro ayrı bir dünyadır benim
için…
‘Sanat sanat için midir, sanat toplum için midir?’ tartışması sürüp giderken ben konunun 2 tarafında da yer
alanlardanım.
Fakat, ‘sanat toplum için’ görüşünde halka öğretici, ders verici,
düşündürmeye yöneltici imgelerin olmasını savunanlardanım.
Bunun dışındakiler lise
müsameresinden öteye gidemez. Ve maalesef, şu anda birçok şehir tiyatrosu
oyunları bu şekildedir.
Didaktik yapısı biraz daha ideolojiyi benimsetmek için
kullanılıyor…
Birilerinin hayatını sahneye
taşımak, gerçekten kültür müdür, sanat mıdır? Bence bir düşünmek lazım…
İşte bu noktada ‘sanatın sanat için’ olduğunu savunmaya
başlamam gerekir.
Maalesef, bağlı bulunduğu belediyenin ideolojisine göre tiyatro gösterileri
sahneleyen şehir tiyatroları, sanatı bir kenara bırakmış diyebilirim…
İstisnalar yok mu?
****
Geçen Perşembe akşamı Nilüfer Şehir Tiyatrosu ‘Aşkın en kısa
gecesi’ adlı oyunu sahneye koydu.
Nilüfer Şehir Tiyatrosu deyince ideolojik bir oyun olmasını
beklerseniz yanılırsınız. Tamamen sanat oyunu…
David Greg ve Gordon Mc
Intyre’nin yazdığı, Çiğdem Kaplangı’nın çevirisini yaptığı ve Nilüfer Kent
Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Murat Daltaban’ın yönetmenliğini üstlendiği “Aşkın En Kısa Gecesi” isimli komedi
türündeki müzikli oyun, ‘Sanat sanat içindir’ görüşünü savunanlar içindir.
“Eşimi, çocuklarımı alıp biraz eğlenmek için tiyatroya gidelim” diyenlerin oyunu değildir öncelikle…
Herkesin anlayabileceği bir
yapısı yok açıkçası… Ve mümkünse herkes de gitmesin o oyuna…
Gerçekten, tiyatroyu sanat olarak
görebiliyorsanız mutlaka izlemeye gidin. Şiddetle tavsiye ederim.
Özlem Zeynep Dinsel, Mert Tiryaki, Mehmet Yıldırım ve Eylül
Güntekin’in rol aldığı oyun, boşanma avukatı olan Helena ile yasadışı işler yapan Bob
karakterinin bir barda tanışmasını, 35 yaşında olmanın endişelerini eğlenceli
bir şekilde anlatıyor.
Şimdiden söyleyeyim…
Alkol, sigara, uyuşturucu, sevişme, çıplaklık, küfür (+18)
gibi pek de alışık olmadığımız şeyler sahnede anbean gösterilebilir… Şimdiden
hazırlıklı olun…
Oyuncuların sahnedeki
performansları harikaydı diyebilirim. Fakat, Özlem Zeynep Dinsel, mutlaka kendisinden bahsettirebilecek bir
performansa sahipti…
Anlık duygu geçişleri, anlık karakter geçişleri, anlık tip
geçişlerinin üstesinden bir bir geldiğini
gözlerinizle görmeden inanamayacaksınız.
Sahnedeki aksaklığı bile oyuna yedirebilen bir oyuncu olduğunu
söylemem gerekir.
‘Helena’ karakterine hayat veren
Özlem Zeynep Dinsel, bir bölümde üstünü değiştirmesi gerekiyordu. Üstünü
değiştirecek ama sahneden çıkmayacak… En ufak bir aksama, sahnede çıplak
kalmasına neden olacak –ki o aksamada ilk oyunda meydana geldi maalesef…
Tam üzerindekilerini çıkardı,
yerine yenisini giyecekti ki, eli ayağına dolaştı… Bir türlü yeni elbisesini
giyemedi… Ama bu onda kötü bir etki yaratmadı, oyuna ara vermedi. Tam zamanında
tam vaktinde ve tam ritminde oyununu oynamaya devam etti.
Merhaba Özlem Zeynep Dinsel… Sanatçı olarak bir hayranınız daha
var artık!..
****
Özlem Zeynep Dinsel’in o hali
bana halk oyunları ekibiyle sahneye çıkışımı hatırlattı…
Herkesin gözü üzerimdeyken o
baskıyı hissederken, zaten bol gelen şalvar düşecekmiş gibi hissederdim.
Provalarda sevgili Reşat Hocam, “Ne olursa olsun, oyunu bırakamazsınız,
elbiseniz düşer, ayağınız takılır düşersiniz, seyircilerin arasında bir şey
olur… Fark etmez. Bu oyunu bırakmayacaksınız” derken çocuk aklımla ne demek
istediğini anlayamazdım. Fakat şimdi daha iyi anlayabiliyorum.
Sahne kutsaldır!..
****
Son söz!
Aşkın en kısa gezesi Bursa’da bir
tek Nilüfer’de sahnelenebilir… Sosyokültürel yapı bir tek Nilüfer’de sahnelenmesine
izin verir…
Bu yazı 28.03.2022
Tarihinde YeniDönem Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder