Oturduğu eve iş yeri faturası ödemek!
Elektrik faturaları meskenlerde ikiye ayrılırken iş yerlerinde tek tarife olmaya devam etti.
İş yerleri ile
meskenlerde kullanım aynı olsa bile faturalarda 3 katı fark var.
1 Ocak’ta
elektriğe gelen yüzde 127’lik zam, mesken olmayan yapılarda uygulanmaya
devam ediyor. Ve iş yerleri ne kadar kısarlarsa kıssınlar faturalandırma tek
tarife üzerinden hesaplanıyor.
Sosyal medya, iş
yerlerine gelen elektrik faturalarının ifşa edilmesiyle doldu taştı.
“Bu iş yerine
45 bin lira elektrik faturası gelmiştir.”
“Bu iş yerinde
30 bin lira elektrik faturası ödenmiştir.” gibi cümleler gündemi meşgul etmeye devam ederken, ben size iş
yeri gibi gözüken ama iş yeri sıfatı yüklenen meskenlerden bahsetmek istiyorum.
***
Gecekondular…
Türkiye’nin en
büyük problemlerinden biri de kaçak yapılaşmadır. Seçim zamanı mantar gibi
türeyen kaçak yapılaşma, her geçen gün doğamızın ırzına geçerken, ‘İmar
barışı, tapulandırma’ gibi isimlerle defalarca oy satın alınmaya
çalışıldı. Bir gecede dikilen evlerin her dört yılda bir, herhangi bir
izin veya denetim olmadan üzerlerine kat çıkılması bizim en büyük zaafımız.
Her ne kadar
sağlıksız yapılaşmayla oluşmuş mahalleler olsa da belediyeler oraya alt yapı
hizmetlerini götürmek zorunda kaldı. Alt yapı hizmetleri gitti ama… Orada
bir ev gözükmediğinden verilen su da verilen elektrik de ‘Şantiye’ yani
iş yeri elektriği, suyu olarak kayıtlara geçti… Bu nedenle gecekondular
bugün elektrik faturasından en çok şikayet eden meskenler arasında yerini
alıyor…
****
Müteahhitzadeler!
Türkiye’de iki göz
vardır. Biri gören insan gözü, diğeri görmeyen evrak gözü…
Buna en güzel
örneği Mudanya’dan vermek gerekir.
Bu satırlardan
defalarca dile getirdiğim Güzelyalı İmar Planları’nın iptal olacak olması,
binlerce kişiyi de mağdur etmiş durumda…
İmar Planı olmayan
Güzelyalı’da belediye
hiçbir işlem yapamamasına rağmen ‘ultra-lüks’ daireler yükselmeye devam
etti.
Denetimsiz,
ruhsatsız yapılan ‘ultra-lüks’ daireler bitirildi hatta satıldı. Ve
hatta içerisinde oturulmaya bile başlandı. Ama resmiyete göre orası hala
inşaat…
****
Bu konuyu biraz
açmak istiyorum.
Müteahhit firmalar
belediyeden ruhsatı almış, inşaata başlamış, temel dökülmüş.
Bu temeli
belediyeden gelip kontrol etmeleri gerekiyor ama gelemiyorlar.
Temelin üzerinde
3-4 kat bina çıkmış, kaba inşaat bitmiş… Binanın boyunu, sağlamlığını ölçmesi
gereken belediye ekipleri yine gidemiyor… Çünkü resmi olarak orası hala
daha inşaat yapılmayı bekleyen arsa olarak duruyor…
Neyse müteahhit
artık binayı bitirdi, daireleri sattı insanlar gelip oturacak… Oturacak ama
belediye ekipleri, ‘Bu bina doğru yapılmış mı, taahhütlere uyulmuş mu,
burada oturulabilir mi?’ gelip bir incelemesi gerekiyor…
Geliyor mu?
Hayır!
Neden?
Çünkü orada resmi
olarak hala daha bir bina yok!.. İnşaat izni verilmiş arsa var sadece…
Haliyle oturma
izni falan da yok!
****
İnsanlar neden
alıyor peki?
Vatandaş daire
alırken ilk baktığı şey krediye uygun olup olmadığı… O lüks daire krediye uygun!
Her şeyi bitmiş…
Sıfır bir daire kimse daha önce yaşamamış…
Tek kusuru var,
oturma izni yok! Aman
canım o kadar kusur kadı kızında da olur…
***
Tam bu noktada
konunun başına dönmek istiyorum. İşte bu ultra-lüks dairelerde
yaşayanlar da hala daha şantiye elektriği kullanıyor, şantiye suyu
kullanıyor…
İşte böyle!..
İş yeri muamelesi
gören on binlerce ev, yüz binlerce insan var…
*****
Sorular…
Oturma izni
olmayan evin satılması, kullanılması, oturulması doğru mu?
Resmiyette olmayan
binaya enerji şirketleri nasıl her daireye ayrı ayrı sayaç bağlayıp, iş yeri
muamelesi yapabiliyor?
Oturma izni
olmayan binanın DASK’ı nasıl yapılabiliyor?
Prosedürlere
uyulmayacaksa neden varlar?
Bu yazı 17.02.2022
Tarihinde YeniDönem Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder