Balon bir anda söndü (mü?)

AK Parti’nin en çok çekindiği adamdı kendisi… AK Parti’den ayrıldıktan sonra özellikle AK Parti kurmayları tarafından sürekli bir çekingenlik yaşanıyordu kendisine karşı…

Parti kurması bir yılı aldı…

Partinin kurulmasından sonra örgütlenmesi de bir yılı aldı ve hala o süreç devam ediyor.

Evet Ali Babacan’dan bahsediyorum…

***

Hiçbir belediye desteği yok. Meclis’te sadece bir milletvekili ile temsil ediliyor… Edilmeye çalışılıyor daha doğrusu. AK Parti’den istifa eden Mustafa Yeneroğlu, 9 Mart 2020 tarihinde kurulan Demokrasi ve Atılım Partisi’ne (DEVA) kurucu üye olarak katıldı.

Yani tüm ülkede örgütlenen DEVA’nın ne kadar yukarılara çıkacağı, ne kadar halka ineceği şu anda belirsiz.

Bursa’da güzel bir ivme yakaladılar.

İl Başkanı Serkan Özgöz’ün çalışmaları, yerli yerinde… Geleceği planlayan, o plana göre hareket eden ama her şeyden önemlisi kurumsallaşan bir parti ortaya çıkardı Bursa’da…

****

Her ne kadar görüşlerini, savunmasam da DEVA’ya karşı Bursa’daki çalışmalardan dolayı bir sıcaklık hisseder oldum.

Sonra 6’lı masa kuruldu.

Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Gültekin Uysal, Temel Karamollaoğlu geçmişte zaten ittifak yapmışlarken bir de onlara AK Parti’den ayrılan 2 önemli isim parti kurup katıldı… Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu.

Yani her şey güzel gidiyordu aslında Cumhurbaşkanlığı Sistemini istemeyenler açısından.

Hatta eskiyi unutur olmuştuk.

Taa ki….

Mezun olduğu üniversite olan ODTÜ’de kendisine karşı protesto gösterisi yapılana kadar.

Ali Babacan, ODTÜ'ye bugün sürpriz bir ziyaret gerçekleştirmek istedi. Burada üniversiteli öğrencilerle buluşmayı hedefleyen Ali Babacan, beklemediği bir tepkiyle karşılaştı.

Okul bahçesinde toplanan bir grup öğrenci, Babacan'a engel oldu. Öğrencilerin sözcüsü olan bir genç kadın, konuşma yaparak Babacan'ı 'propaganda yapmakla' suçladı.

Daha sonra ise bahçeden 'Babacan gençliğe umut olamaz', 'Babacan ODTÜ’den defol' sloganları yükseldi. Babacan, tüm bu yaşananlar üzerine ODTÜ programını iptal etti.

ODTÜ’de kendisine yapılan protestoyu şu sözlerle değerlendirdi Babacan;

“Mezunu olmakla gurur duyduğum ODTÜ’deki protesto görüntülerini seyrettim.

İfade özgürlüğü tüm baskı gruplarına karşı korunması gereken bir değerdir.

Ben, tüm fikirlerin özgürlüğünün tarafındayım.

Hedefimiz, tam demokrasiyi kurmaktır.”

****

Evet, Ali Babacan 13 yıl boyunca AK Parti’de bakanlık yapmış, 18 yıl boyunca da milletvekilliği yapmıştı. Aslında ülkenin bugünkü durumunda onun da payı vardı.

Ali Babacan’ın Bursa programında bende bu konuyu dile getirmiştim kendisine karşı…

AK Parti’ye oy verenler ideolojik olarak değil, ekonomiye bakarak, refah seviyesine bakara oy verdiler, AK Parti’ye oy vermeyenler de ideolojik olarak oy vermedi. Ama şimdi durum tam tersine döndü.

AK Parti’ye oy verecek olanlar ideolojik olarak oy verecek… Ama AK Parti’ye oy vermeyecek olanlar tamamen ekonomi nedeniyle oy vermeyecek.

Açıkçası ekonominin bu durumda olmasında Babacan’ın hiç mi payı yoktu?

ODTÜ’de yapılan açıklamada, "Ali Babacan, stadında devrim yazan ODTÜ'de kendi propagandasını yapmaya çalışıyor. Yapmaya çalıştı ama izin vermedik. TÜPRAŞ, TEKEL gibi birçok kurumu özelleştiren, bu yağma düzeninin mimarlarından olan Babacan ve onun gibiler bugün ortalığa 'umuduz' diye çıkmaya çalışıyor. Bizler de diyoruz ki AKP ve türevleri bu ülkeye umut olamaz. Emekçi halkın sorunlarına çözüm bulamaz, aydınlık bir Türkiye'yi kuramaz” denildi.

****

ODTÜ’lü öğrenciler gayet haklı… Taşıma suyla değirmen döndürülmeye çalışırken bunu bas bas bağırıyorduk zaten. Sata sata ekonomiyi ayakta tutamayız… Kısa süreli çözüm getirir ama uzun vadede bataklığa sürükler diyorduk…

Öyle olduğunu da gördük.

Elbette bu kadar kısa zamanda bataklığa sürükleneceğimizi düşünmüyorduk… Bu süreyi kısaltan maalesef yanlış politikalar oldu.

****

Ama şimdi en azından 10-15 yıl öncesinde olduğu gibi ekonomimizi düzeltme fırsatı var.

Yeni kadro, yeni gelişmişlik…

Ne ülke 15 yıl önceki ülke ne de Ali Babacan 15 yıl önceki Ali Babacan…

Elbette hataları olmuştur. Elbette birçok kişiye göre (bana göre de) yanlış politikalar üretecektir. Ama biz şimdi herkesi yaşadıklarına, yaşattıklarına göre mi değerlendireceğiz?

Önce ekonomiyi düzeltip, insanca yaşam hakkına sahip olabilecek seviyeye gelelim de sonra ideolojik tartışmalara gireriz.

Bu konuda da DEVA Parti’sinin çok önemli planları var. Yeri geldikçe de bu planları açıklıyor zaten.

****

Son söz!

Geçmişin peşini bırakmaması denilince benim aklıma ilk okuduğum ve etkilendiğim romanlardan biri olan ‘Sefiller’ gelir.

Bir insan suç işlemiş olabilir. Ama o insanın değişebileceğini, hatalarından dersler çıkarabileceğini de düşünmemiz gerekir.

Hiç kimse ömür boyu mahkum edilmeyi hak etmez…


Bu yazı 14.04.2022 Tarihinde YeniDönem Gazetesi'nde yayınlanmıştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir küçük incir meselesi vardı!

Aday olursa Kılıçdaroğlu'nun siyasi hayatı bitebilir!

Mudanya Belediyesi'nin hiç mi suçu yok?