Sistemin tekerine çomak sokalım!

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk, görevden affını istedi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da Bakan Selçuk’un isteğine karşılık vererek görevden affetti. Ziya Selçuk’un yerine yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Özer atandı.

Aynı gün, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Yusuf Büyük’ün görevden alındığını yerine ise Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Sabahattin Dülger’in atandığını Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’tan öğrendik…

Başkan Alinur Aktaş, sosyal medya aracı olan Twitter’dan Sabahattin Dülger’i tebrik etti, biz de bu şekilde öğrenmiş olduk.

Hem Milli Eğitim yeni Bakanı Mahmut Özer’e hem de Hayat Boyu Öğrenme yeni Genel Müdürü Sabahattin Dülger’e görevlerinde başarılar diliyorum… Şeffaf bir yönetim anlayışı ile yeni görevlerinizde güzel işler yapacağınıza gönülden inanıyoruz!

****

Milli Eğitim Bakanlığı görev devir teslim töreninin en önemli gündem sorusuna… Okullar ne zaman açılacak, yüz yüze eğitim ne zaman başlayacak?

Bu sorunun cevabını ne veliler, ne de öğrenciler bu kadar merakla bekliyor…

Bu sorunun cevabı, ücretli öğretmenler için altın değerinde. Yeni Bakanımız Mahmut Özer, Eylül ayında açmak için ellerinden geleni yapacaklarını söylese de özellikle ücretli öğretmenler ve işsiz öğretmenler için müjde niteliği taşıyor…

Zira ücretli öğretmenler derse girmediği takdirde para kazanamıyor.

****

Geçen yıl, uzaktan ve yüz yüze eğitimler bir hayli karışmıştı. Bazı sınıflar yüz yüze eğitim almaya hak kazanırken diğer sınıfların öğrencileri online olarak uzaktan eğitime devam ettiler. Hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin kafaları bir hayli karıştı…

****

Şimdi sistemin içine çomak sokma zamanı

Sizlere şimdilik ismini vermeyeceğim bir özel okul üzerinden öğretmenlerin halini anlatmaya çalışacağım.

Okul yönetimi geçen yıl dönem başında öğretmenlerle ders ücreti olarak 25 TL’ye anlaşıyor (Bu ücret yüz yüze ders ücreti). Kadrolar oluşturuluyor ve dersler başlıyor… Online sınıflarda öğretmenler ders başına 20 TL para alırken, yüz yüze sınıflarda ders başına alınan ücret 25 TL… Bir müddet sonra tüm sınıflar online oluyor…

****

Burada parantez açarak hesap yapmaya çalışalım.

Bir öğretmen günde 100 TL kazanabilmesi için günde 5 derse girmesi gerekiyor.

Günde 5 derse giren öğretmen haftada 500 TL ayda ise 2000 TL para kazanıyor…

Asgari ücret ne kadar? 2 bin 324 lira.

Günde 8 saatten fazla derse girmek yasak… 8 saat derse girdiğini düşünelim. Haftada 40 saat yapar, 20 TL’den ücret alınca ayda 3200 TL…

Peki öğretmen bu parayı alabiliyor mu? Hayır!

Ne kadar alıyor? 2 bin 324 TL… Yani asgari ücret…

2021 yılına girildiğinde asgari ücret 2 bin 825 TL oldu. Öğretmenin ders ücreti arttı mı? Hayır!

Haftada 35 saat derse giren öğretmen 2021 yılı için asgari ücrete anca ulaşabiliyor…

Kapatalım parantezi devam edelim.

***

Eğer; Türkçe, Matematik veya İngilizce öğretmeni değilseniz bu ücretlere ulaşmanız çok ama çok zor…

Hele ki… Resim, müzik, beden eğitimi, drama gibi bir branşınız varsa o zaman tamamen açsınız…

Pandemi dolayısıyla dersler online olmasa da bu dersler verilmedi. Çünkü, zorunlu değildi, çünkü bizim sanata veya spora hiç ihtiyacımız yoktu!..

Özellikle evde yataklarından derse katılan öğrenciler için…

Eğitim fakültesinden yeni mezun olmuş bir öğretmen adayı, açılmayan kadrolardan dolayı atanamamışsa ve artık kendi parasını kazanması gerekiyorsa ne yapacak? İşte bu ücretlere tamam diyecek. Sizce hak mı bu, adalet mi?

***

Gelelim günümüze…

Normal zamanda özel okullar gelecek yılın kadrolarını Şubat ayında belirlemeye başlıyordu. En geç haziran ayında kadrolar belli olmuş oluyor ve Eylül ayında her şey netleşiyordu. Okul, öğrenci ve öğretmeniyle büyüyor veya küçülüyordu.

***

Pandemi dolayısıyla her şeyde bir belirsizlik var. Yine online ders yapılacaksa eğer, velilerimiz; “O kadar parayı bilgisayardan derse girmesi için mi veriyorum ben” diyerek bu yıl çocuğunu devlet okuluna yazdırıyor. Yani özel okullar kan kaybediyor. Okul kan kaybettikçe yaralarını da öğretmenlere sardırmaya çalışıyor…

Öğretmenler düşük ücretlere razı bile gelse, kadro fazlası nedeniyle işten atılıyor. Daha önceden kaliteli öğretmen arayışında olan özel okullar artık asgari ücretin altında çalıştıracak öğretmen peşine düşmüş durumda. (Tüm okulları katmıyorum. Özellikle ‘Butik Okul’ diye tabir ettiğimiz, öğrenci sayısı, öğretmen sayısı az, yeterli imkana sahip olmayan okulları kast ediyorum.)

***

Bir çocuğu eğitmenin bedeli bu kadar ucuz olabilir mi?

Peki öğretmenler bu ücrete çalıştığı için aptal mı? Hayır!

Ama başka çareleri yok. İşte nedenleri…

1- “Benim tecrübem yok. Kendimi kanıtladıktan sonra daha yüksek ücretlere çalışabilirim”

2- “Pandemi dolayısıyla zaten hiçbir yerde iş bulamıyorum. En azından burada işim var. Pandemi geçene kadar bunu kaybetmemeliyim”

3- “O kadar yıl eğitim aldım, okudum. Bir çocuğun bile istikbalinde emeğim olsa kendimi mutlu hissederim. Gidip kasiyerlik yapamam”

4- “KPSS’yi kazanana kadar hem tecrübe edineyim. Geçineyim istiyorum. Hiçbir şey yapmadan evde otursam daha mı iyi olur yani?”

***

İşin aslı şu: Öğretmenler sistemden memnun değil ama başka çareleri yok. Öğrenciler, sistemden memnun değil ama iyi eğitim almak için başka yol yok. Veliler sistemden memnun değil ama çocuklarının güzel bir üniversiteyi kazanmasını istiyor. Özel okullar sistemden memnun ama öğrenci sayılarının düşmesinden memnun değil!

***

Son not:

Geçen yılı eğitimde kayıp olarak görüyorduk. Umarız bu yıl da geçen yılı aratmaz.



Bu yazı 09.08.2021 Tarihinde YeniDönem Gazetesi'nde yayınlanmıştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir küçük incir meselesi vardı!

Aday olursa Kılıçdaroğlu'nun siyasi hayatı bitebilir!

Mudanya Belediyesi'nin hiç mi suçu yok?