Ben Bir İş Adamıydım;
Ben bir iş adamıyım,
Yıllarca cimrilik edip biriktirdiğim paralarla kendime bir iş
kurdum. Çok şükür işlerimde iyi idi. Hatta öyle ki şehrin ileri gelenleri ve
(protokol) diye tabir ettiğimiz, her bokta en ön sıralarda olan götü büyüklerin
hepsini tanımış ve onların da beni tanımasını sağlamıştım.
Günümü gün eder, her geçen gün biraz daha büyürdüm. Para parayı
çekiyor nasıl olsa…
Sonra bir gün Vali Bey (ismi sana ne), İl Emniyet müdürü (ismi
size ne) ve İl Vergi Dairesi Başkanı (ismi beni çok ilgilendirir), beni ziyarete
geldi. Hayırdır inşallah demeye kalmadan beni yemeğe davet ettiler. Ehhh şehrin
en taşaklı üç adamını karşımda görünce hayır diyemedim tabi. Yemeklerine
intikal etmiş bulundum, yemeklerini yemiş bulundum, sohbetlerini dinlemiş
bulundum, bana talebelere yardım etmem için bağış fonu ayırmamı tavsiye etmiş
bulundular, yarın bir talebenin benden bağış alacağını kaşla göz arasında
söylemi bulundular, bende kabul etmiş bulundum, yediğim yemekten bir bok
anlamamış bulundum, ne olduğunu çözmek için sabaha kadar uyuyamamış bulundum,
işimin başına, uykusuzluğun verdiği yetkiye dayanarak, sinirli başlamış
bulundum.
Ohhhh beee neler neler olmuş anlatırken yoruldum.
Neyse velhasıl öğleden sonra geldi iki üç tane talebe yaşında
mafya babası kılıklı 3 öğrenci kafalarında beyaz dantelden takke vardı. Bağış
makbuzu uzattılar üzerinde 1 Milyon yazıyor. Bu ne amk, okul mu açıyorum lan
ben anlamadan?
Beş saniye içinde dün gece geçen her dakika kafamın içinde
sessiz ve hızlandırılmış bir film şeridi gibi geçti beynimden çarpan kalbime
doğru. Sonraki beş saniye de hinlik ve cinlik içinde…
Hemen bir çek defteri çıkardım “yokbank” adına düzenlenmiş, yok
bir tarihe imza atıp altına kocaman harflerle “yalnız #birmilyonlira# yazdım
gönderdim mafya kılıklı, başı dantel takkeli öğrencileri.
Tam bir oh çekecekken kısa zamanda anlaşıldı çekin karşılıksız
olduğu. Bir anda Vali Bey’in emri ile, İl vergi dairesi başkanı’nın kavli ile,
İl emniyet müdürüne mührüm verildi. Hayırlı uğurlu olsun… Memur bey ve memure
hanımların cilveleşmeleri arasında yıllarca biriktirdiğim her şey puff oldu.
Tabi bende, un ufak oldum, bom bok oldum. Yaşadığıma şükreder
hale geldim. Derken(e)ülkede darbe girişimi oldu. Sonra anladım ki darbeyi bu
o. Çocukları yapmış. Yakalanmalar falan olurken bir gün o Vali’yi, Emniyet
Müdürünü ve Vergi dairesi başkanını tutukladıklarını gördüm. Ne çok sevindim
anlatamam…
Oley, holey, moley derken kapı çalındı. Bir refleks olarak
kapıyı açmış bulundum, gelen polis, içeri dalmış bulundu, hazır gelmişken beni
tutuklamış bulundu, emniyete girmiş bulunduk, sorguya alınmış bulunduk, bana sormuş
bulundular;
“FETÖ’ye neden “yalnız #birmiyonliralık# bağış yaptın?”
Öle bön bön baktım savcının yüzüne…
NOT: Bu yazı tamamen bir hayal ürünüdür...
Yorumlar
Yorum Gönder