DOMATES’İN KISA TARİHİ


Pazardaki meyve sebze fiyatları neden bu kadar yüksek?
Bir meyve-sebzenin tüketiciye gelene kadar satışlarından kimler kazanıyor?
Her seferinde üretici de tüketici de fiyatlardan memnun olmaz iken aracıların memnun olduğunu nereden çıkartıyoruz?
Bir sebzenin kısa tarihini yazalım bugün bu sayfaya….
Sofraların olmazsa olmazı domates, aslında bir yaz meyvesi ama seracılık başladığından beri yaz kışın da yetiştirilir. Şu dönemde sera olmayan domates bulmak ise çok zor. Daha mevsimi değil çünkü. Halk alışverişini pazardan yapar. Pazarda domatesin KG fiyatı ise 5 lira.
Üretici domatesi yetiştirmek için önce bir sera kuruyor. Yağmur çamur demeden o domatesi yetiştirmeye çalışıyor. Rüzgâr çıkmazsa sel basmazsa Antalya'da domates yetişiyor. Tohum ekilir, sulanır, büyür, filizlenir domates olur. Sonra kilosu 50 kuruştan toplanır. 10 kilosu 5 lira yani. Bir işçi geçinebilmesi için günde 60 kilo toplamalı. Yer sahibi kilosunu 80 kuruşa alıcı bulabilirse ne ala… hadi ben iyimser olayım. Sonuçta o kadar besledi büyüttü. Yağmura, sele, rüzgara karşı korudu. Biz onu 1 liradan alalım... Ki, üreticimizin de yüzü gülsün.
İlk aracı tüccar. 
Malı topladı. Toplamak için çok bekledi, gezdi benzin yaktı, satın aldı. 
Eee hem masraflarını çıkarsın hem de biraz para kazansın değil mi? 
Hal alıcısına kilosunu 1.75 liradan satsa anca kurtarır diyelim.
Haldeki satıcı da tüccardan malı alması için kamyon yolladı. Gidip malları aldırdı, işçi çalıştırdı, şoför gece gündüz demeden teee Antalya’dan aldı malı geldi Bursa’ya, Hale giriş parası da verdi. Malını serdi.  Bu kadar masrafı nasıl çıkartacak adam adlığı domatese biraz da kendi fiyat koymasın mı? 
Ne kadarı kurtarır ki? 
Yüz liralık benzin alıyor, 27 lirası benzine 8 lirası dağıtıcı firmaya geri kalan 65 lira da devlete veriyor zaten. KDV’yi de ekledik, oldu mu sana 3 lira...
Pazarcı hale gidiyor, domates satacak ya… 
Arıyor, tarıyor, en iyi domatesi en ucuza bulmaya çalışıyor. 
Sabahın saat 5’inde. 
Bulduğu domatesi arabasına yüklüyor, en geç saat 7 buçukta pazarda oluyor. Tezgâhını bir güzel açıyor, domateslerini dizmeye başlıyor. 
Bir de bakıyor ki zabıta memuru gelmiş işgaliye parası istiyor. 
“Ben bu yeri alırken dünya kadar para saydım” diyemiyor haliyle mecbur veriyor.
Domatesi dizerken bir bakıyor ki kasa da en az 2 kilo çürük var. Direkt çöpe atıyor. Akşama kadar kalacak olan domatesi de hesaplıyor, eh zararını da karşıladıktan sonra geçinmesi için gereken parayı da kazanırken, domates oluyor sana 5 lira.

Şimdi domatesin bu kısa hikayesinde kim kazanmış oluyor?
Bence tek kazanan var…

DEVLET…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir küçük incir meselesi vardı!

Aday olursa Kılıçdaroğlu'nun siyasi hayatı bitebilir!

Mudanya Belediyesi'nin hiç mi suçu yok?