Üniversite iyi de çevresi kötü…
Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Arif Karademir ile görüştük. Üniversiteyi, öğrencileri, akademik çalışmaları, Rektör hakkındaki iddiaları, Sayıştay raporlarına yansıyan uygunsuzlukları ve daha nicelerini konuştuk.
Baştan söyleyeyim bu yazı
konuştuklarımızı anlatmıyor… O yazı çok yakında seri halinde gelecek. Bu yazıyı bir ön reklam olarak sunuyorum.
****
Hazır Bursa Teknik Üniversitesi’ne gitmişken öğrencilerle de görüşüp,
onların gözünde neler eksik, neler yapılabilir, ne gibi sıkıntıları var… Bu
soruların yanıtlarını öncelikli olarak paylaşmak istedim.
“Öğrencilere, biraz zamanınızı alabilir miyim?” diye sorduğumda, beni röportaj yapan YouTube’lardan zannederek “Hiç zamanımız yok” dediler…
Bu cevabın benim için pek bir
anlamı yoktu… “Yürüyerek konuşabiliriz.
Rektörünüzle az önce röportaj yaptım, bir de sizden dinlemek isterim”
deyince kabul ettiler…
Birlikte neredeyse 1 kilometre
kadar yol yürüdük…
İlk olarak “üniversiteden memnun musunuz” diye sordum.
Verdikleri cevap çok manidardı… “Evet üniversiteden memnunuz ama çevresi
kötü” dediler…
Şaşırdım haliyle!..
Üniversitenin yerini beğenmiyor
öğrenciler.
BursaRay’a yakın, Yıldırım’da
Ankara Yolu’nun üstü… Yani aslında gecekondu mahallesi değil. Fakat yine de
üniversitenin bulunduğu çevrenin ne öğrencilere iyi gözle baktığını
söyleyebiliriz, ne de ortamın üniversite öğrencilerinin özürlük haklarını
sınırlamadığını.
Konuştuğum genç kadın arkadaşım
aynen şu kelimelerle yakındı bana… “Üniversiteden
çıkmak istemiyoruz. Çıkarsak da hızlıca metroya (BursaRay’a) gitmeye
çalışıyoruz. Burada istediğimiz gibi giyinemiyoruz. Genelde sözlü tacize
uğruyoruz. Erkekleri geçtim, kadınlar da bize bakışlarıyla yadırgadığını fark
ettiriyor. Saçım açık diye baskı gördüğümü hissediyorum.”
Kulaklarıma inanamayarak
dinliyorum…
“Mesela bazı cemaatlere mensup kişilerin bizi kendilerine çekmeye
çalıştıklarına şahit oldum. Mesela burada akşam saat 8’den sonra sokaklarda yürüyemiyoruz.”
Bir başka erkek arkadaş giriyor
araya…
“Abi sadece kızlar değil, biz de tedirgin oluyoruz. Bazı kişiler
buralarda toplandığında özellikle yüzlerine bakmadan, olabildiğince uzağından
geçmeye çalışıyoruz. Herhangi bir sıkıntı yaşanmasın diye… Özellikle kaçmaya
sürekli hazırız… Zor yollardan geçmiyoruz…”
Hala şaşkınlığım geçmiş değil!..
Yıldırım’ın göbeği burası…
2012’den beri orada üniversite var… 10 yıldır bir gram geliştirememiş bir
toplum var anladığım kadarıyla…
Barınma sorunu yaşayıp yaşamadıklarını
soruyorum. Üniversitede kaldıklarından bahsediyorlar. Yine bir başka genç kadın
arkadaşımız, “İlk geldiğimizde
buralardan ev baktık… Kiralar uçmuş 1500 lira 2000 lira kira istedikleri evleri
görünce bir daha buradan ev bakmadım… Şimdi Osmangazi’de kalıyorum. Ama şu anda
kaldığım evde kişi başına para ödüyoruz. Yani bu kira bize fazla geliyor,
yanımıza birini alalım desek yine bir şey değişmeyecek, biz ne kadar ödüyorsak
o da o kadar kira ödeyecek…”
Barınma sorunu aşılabilmiş değil
anlaşılan… Bunun yanında Yıldırım halkı da öğrenciye ‘Yolunacak kaz’ muamelesi
yapmakta anlaşılan.
Üstüne basa basa üniversiteyi
soruyorum…
Bir erkek arkadaşımız, “Abi okulda sportif faaliyet
yapabileceğimiz alan yok” diyor…
E haklı…
Üniversite ‘özel’ statüsünde hazırlanınca
çok fazla net alanı olmuyor. FETÖ’nün hain darbe girişiminden sonra Devlet
Üniversitesi olarak hizmet vermeye başladı ama ‘Butik Okul’ olarak kaldı.
İmkanları fazla değil… Yapılabilir mi? Evet!.. Bununla ilgili Rektör Arif
Karademir’in de çok güzel bir önerisi var…
Bir başka arkadaş da “Hocalarımız çok yaşlı… Anlamıyoruz.
Derslerimize Profesör değil de Araştırma Görevlisi girdiğinde daha iyi
anlıyoruz” diyor…
Z Kuşağı, kendi dilinden birini
istiyor, eski metotlara bir türlü uyum sağlayamıyor… Ve sanırım biz de bu
gidişle Z Kuşağı’na uyum sağlamak zorunda kalacağız.
“Bursa Teknik Üniversitesi’nde okuduğunuz için mutlu musunuz?” Diye soruyorum. “Kapının
içinde gayet mutluyuz” diyorlar…
Teşekkür ediyor ve ayrılıyorum
genç arkadaşlarımdan.
****
Şimdi üniversite yönetiminin
burada yapabileceği bir şey yok!
O yönetim kapının içinde
olanlardan sorumlu. Peki ya dışı?
Daha güvenli, daha güzel bir çevre, belediyenin işi…
Toplumun çehresini değiştirmek
kolay ama toplumu değiştirmek zordur. Bu nedenle oranın acilen yükselen bir trend haline gelmesi gerekiyor…
****
Sayın Okay Yılmaz ile Sayın Alinur
Aktaş’a bu yazıyla bu konuda çağrı yapıyorum…
Bu yazı 20.12.2021 Tarihinde YeniDönem
Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder