Sıkışmışlıklar içinde Oyuncak Müzesi

 

Tüm kitaplarını okumuş, şiirlerinden etkilenmiş, gösterilerinde gitmişimdir Sunay Akın’ın..

Hala daha kullanırım bazı güzel cümlelerini…

Mesela: “Kardeşiyle sokaklarda hep bir örnek giydirilen sen nasıl sevmezsin eşitliği yürürken düşen çoraplarını aynı hizaya getirmek için annen değil miydi önünde diz çöken.”

Sunay Akın inceliği beni benden almıştır.

Bir de ne diyor Akın; “Bir milletin zenginliği hisse senetleri değil, hissi senetleridir.”

Anlattıklarından çok şey öğrendim. Ufkumu genişletti, ince düşünmemi sağladı. Üzerimde emeği büyüktür Sunay Usta’nın…

Ben Sunay Akın’la hiç tanışmadım. Ama çok isterim. Okuduklarım aydınlatırken ufkumu, birebir sohbetim bana neler katar kim bilir!

***

Yapı olarak muhalif bir tutumum vardır. Artık bu aşikar… Sunay Akın’ı hiç eleştirmeyecek miyim, taşlamayacak mıyım, yermeyecek miyim? Bu durum bana aykırı.

Mesela; Sunay Akın’ın reklam filmlerinde oynamasını hiç istemedim. Hem kapitalizme en büyük eleştiriyi yaparken hem de kapitalizme kucak açmasını çok yadırgamışımdır.

Mesela; fabrikalara giderek konuyla ilgili seminer verirken işçiye karşı fabrikayı övmesi gibi…

****

Gelelim yazının asıl konusu olan Oyuncak Müzesi’ne.

Sunay Akın’ın 23 Nisan 2005’te açmış olduğu oyuncak müzesine…

İstanbul Göztepe’de sıkışmış sokaklar içerisinde eski bir konak. Bu zamana kadar nasıl korundu acaba?

Etrafındaki en küçük yükseklikteki bina 6 katlı… Hala daha yeni binalar yükseliyor.

Otomobiliyle gidecekler için şimdiden uyarayım bölgede otopark sorunu var. Dakikalarca aracınızı koyacak yer arıyorsunuz.

Kısaca gidip gezeyim diyenler içinde bir uyarım olacak. Kesinlikle en az 30 dakika müzeye girmek için sıra bekliyorsunuz.

Kovid-19 nedeniyle sıkı tedbirler alınmış olsa da kapısındaki sırada sosyal mesafeye uymak maalesef mümkün değil.

İçeri girerken HES-KODU’nuzu, aşı kartınızı veya en az 2 gün önce yaptırdığınız PCR testini göstermek zorundasınız. Yoksa giremiyorsunuz.

Burada bir parantez açayım (PCR Testi bence çözüm değil. Barkod okuması mutlaka gelmesi gerekiyor. Zira PCR Testi’nin sonucu PDF ile gelmesine rağmen işi bilenler tarihini değiştirmekte zorlanmıyor) kapatalım parantez ve devam edelim.

Bilet fiyatları ortalama düzeyde, tam 25 lira, indirimli 15 lira…

Tamam müzenin yaşaması lazım biliyoruz. Fakat, daha sembolik rakamlarla müze kendini yaşatır diye düşünüyorum. İşin pek içinde olmayabilirim, çok fazla bilgim de olmayabilir fakat günde en az 300 kişinin ziyaret ettiği müzenin 25 lira olması bana çok fazla geldi.

Eğer gerçekten hisse senetleri ile değil de hissi senetler ile hareket edeceksek, bilet fiyatlarının daha da indirilmesi gerekiyor, özellikle öğrenciler için.

Öte yandan müzeye sınırlı sayıda ziyaretçi alınmaması da bir başka handikap diyebilirim.

****

Ben hiç paylaşımcı bir çocuk değildim.

Özellikle oyuncaklarıma gözüm gibi bakar, kıyamazdım kimsenin dokunmasına… Ve büyük oranda da ilk günkü sağlamlığıyla sakladım yıllarca.

Fakat bir gün, (o zamanlar ben 12-13 yaşlarındayım) eve geldim ve hiçbir oyuncağımı bulamadım. Annem, köylüsü olan ve durumu olmayan tüm tanıdıklarının çocuklarını benim oyuncaklarımla sevindirmiş… Ama o gün benim kalbimi kırdı… Hala daha vicdan azabı çektiriyorum sevgili anneme o oyuncakları dağıttığı için…

Neredeyse tüm oyuncaklarımı o müzede gördüm. Uzanıp alasım geldi, yine benim olsun dedim içimden inanın öyle duygulandım ki…

Mesela bir trenim vardı. Kendi kendine giden, ses çıkaran duman çıkaran, etrafında ağaçları vardı…

Mesela robotum vardı… Aynısını orada buldum.

****

Almanya’nın oyuncaklar üzerinde büyük bir etkisi olduğunu gördüm…

Özellikle Nazi Almanya’sı çocukları oyuncaklarla etkilemeyi çok iyi biliyordu.

Aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri de…

Mesela uzaya yolculuk temasının işlendiği oyuncaklar… Hemen hemen her oyuncağında bir Amerikan bayrağı var. Daha çocukken aşılıyor kendi emperyalist düşüncelerini halkına.

Fiziksel ideayı bile oyuncaklardan öğreniyoruz. İnce belli Barbi bebekler, yakışıklı kaslı erkekler…

****

Son Söz!

Sunay Akın’ın Oyuncak Müzesi’ne mutlaka gitmelisiniz. Fakat öyle, geçerken uğrayayım şeklinde değil, her oyuncağın hikayesini öğrenecek kadar kalmalısınız o müzede…

Kısa süreli gezi inanın sokaktaki mağazanın vitrinine bakmaya benzer… Güzelmiş dersiniz geçersiniz. Ama asla dersinizi alamazsınız.


Bu yazı 19.12.2021 Tarihinde YeniDönem Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir küçük incir meselesi vardı!

Mudanya Belediyesi'nin hiç mi suçu yok?

Çatısız evleri dönüştürün!