Linç için teşekkürler!
Geçen hafta pazartesi günü yayınlanan yazımda Köfteci Yusuf’a ufak yollu bir eleştiri getirmiştim.
İyi ki yazmışım… Sanki
herkes benim yazmamı bekliyormuş gibi,
onlarca – yüzlerce paylaşım yapıldı. Binlerce kez beğenildi… Yorumların
sayısını bilmiyorum…
Ama şimdi size o yorumlardan
bahsedeceğim…
Öncelikle en sevdiğim yorumla
başlayayım… “Yazı tam bir twitter yorumu
gibi olmuş”
Yani arkadaşlar, benim gurmelik özelliğim yok… Böyle bir
iddiam da yok. Damak tadım ayrıcalıklı değil! Köfteci Yusuf’un köftesine laf da etmedim… Benden nasıl bir
profesyonel yorum bekliyorsunuz anlamadım…
Sadece verdiğimiz siparişin hafta
geçtikçe ne gibi değişikliklere uğradığından bahsettim… Bunun da yanlış
olduğunu söyledim…
Yazımın altındaki yorumlarda
köftesini beğenmeyenler de var, çok sevenler de…
****
Birkaç yorumda da Köfteci Yusuf’un gayet uygun olduğunu söylemişler… Başka yerlerde daha pahalıymış…
Ben de zaten pahalı demedim ki, ‘sürekli zam geliyor, hatta bazen de gizli
zam uyguluyorlar’ dedim.
Buna karşı çıktım…
Gizli zam nedir? Gramajı düşürerek aynı fiyattan satmaktır.
Örneğin 140 gram et dönerin
fiyatı 28.00 TL iken, gramajı 130’a düşürüp tekrar aynı fiyattan satmaktır
gizli zam!.. Ben bundan bahsettim…
***
Biri de McDonald’s’la Burger King’le karşılaştırmış ve “Köfteci Yusuf’a mı laf ediyorsun” demiş?
“Büyük markaları neden yazmıyorsun, onları yazamazsın değil mi?”
Daha neler neler demişler… Ama
şunu söyleyeyim… Büyük markadan kastınız Burger
King ile McDonald’s ise ben onları da yazarım… Mesela Burger King’ten
alışveriş yapmayalı uzun yıllar oldu. Neden alışveriş yapmıyorum biliyor
musunuz? Müşteri memnuniyetini
gözetmedikleri için… Sipariş alırken ‘canım ciğerim’, sipariş hazırlarken ‘sen
kimsin?’, siparişini verirken ‘al zıkkımlan’ tavırlarında oldukları için,
içeceklerine sürekli su kattıkları için, bana pis bir ortamda yemekler
hazırlanıyormuş gibi geldiği için asla gidip oradan alışveriş yapmıyorum. McDonald’s’a zaten hiç uğramıyorum bile!
Şimdi ben onları neden yazayım, anlamadım?
****
Baya bir yorum da benim Köfteci
Yusuf’u kötülemeye yönelik, iftira
atmaya yönelik yazı kaleme aldığımı dile getirmiş… Hatta biri Köfteci
Yusuf’a çökecek birinin bu yazıyı
yazdırdığını bile dile getirmiş…
Yok daha neler!...
Utanmasalar ‘Sedat Peker’in adamı olduğumu söyleyecekler belki de…
Yahu, altı üstü bir sipariş
verdim ve köftelerin bayat ekmeğin içinde olduğunu, malzemelerin eksik
geldiğini, gün geçtikçe her şeyi unuttuklarını yazdım… Nedir bu linç kültürü anlamıyorum?
Ben bu yorumu şikayet sitelerine
de, Köfteci Yusuf’un kendi sistemine de yapabilirdim…
Ama oralara girdim ve bir baktım
ki, benimle birlikte birçok kişi şikayetçi ve şikayetçi olunan konularda
herhangi bir işlem yapılmamış. Ben de elimdeki imkanı kullanarak gazetemdeki
köşemden ‘Uyarı niteliğinde’ olacak
bir yazı kaleme aldım.
Olay bu kadar arkadaşlar!..
Başta da söyledim ya… İyi ki yazmışım. Gelen yorumların yüzde
80’i beni onaylar nitelikte… Kimlere neler neler gitmiş… Öte yandan yorum
yapmayanlar, mesaj olarak göndermiş…
****
Herkes konuştu da… Köfteci Yusuf’tan bir hareket yok!..
Yani herkes yazıyor, yorum
yapıyor ama Köfteci Yusuf’tan kimse
(biri hariç) benimle iletişime geçerek bu konu hakkında açıklama yapmıyor…
Neden paketlerin hazırlanışının
bu kadar ‘sıkıntılı’ olduğunu
açıklamıyor…
****
Son Söz!
Ben şimdi bu yazıları yazdım
diye, Köfteci Yusuf’tan sipariş vermeyi
kesecek miyim?
Yoo… yine giderim, yine sipariş
veririm…
Ne yani yolları eleştirdim diye
yollarda yürümeyecek değilim ya…
Ya da toplu taşımayı eleştirdim
diye her yere kendi arabamla mı gideceğim?
Sanırım önce Türkiye’nin eleştiri kültürünü bir kabullenmesi
lazım… Bu yazılarımı okuyan arkadaşlara
tavsiyem dönüp eski yazılarımı da okusunlar…
Yapıcı ve harekete geçirici eleştiririm… Kötüleme, karalama noktaları bende yoktur…
Ama milletin ağzı poşet değil ki
büzesin!
Bu yazı 09.01.2022 Tarihinde YeniDönem
Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder