Bursa Teknik Üniversitesi hakkında her şey

 

Bursa’ya yeni bir vakıf üniversitesi kazandıran Sınav Okulları Kurucu Gıyasettin Bingöl’ün kurduğu Mudanya Üniversitesi’nin kente ne gibi kazanımlarının olacağını kaleme aldığım yazı sonrası Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Arif Karademir beni aradı. Doğru noktalara değindiğim için teşekkürlerini iletti ve ardından da üniversiteye davet edildim.

Bursa Teknik Üniversitesi ile ilgili de bir haber çalışması hazırlarken bu davetin gelmesi beni mutlu etti. Hazırladığım haber, Sayıştay’ın 2020 raporlarındaki bir bulguya ilişkindi.

Görelim o bulguyu:

“Tezsiz Yüksek Lisans Programlarına Öğrenci Kabulünde Bazı Firma ve Kuruluş Personeline İndirim Uygulanması”

Rapora göre; tezsiz yüksek lisans yapmak isteyen Sanayi ve Ticaret Odası çalışanlarına, kamu kurum ve kuruluş çalışanlarına, belediye çalışanlarına, sivil toplum kuruluş üyelerine yüzde 20, Bursa Teknik Üniversitesi mezunları ve personeli ile yakınlarına yüzde 40 oranlarında indirim yapılmış. Bu indirimin kanunsuz olduğu tespit edilmiş… Zira indirim yapılacak kişi veya kuruluşlar 4736 sayılı Kanun’un 1’nci maddesine, 2547 Sayılı Kanun’a, 3654 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ve Cumhurbaşkanı Kararlarına aykırı olduğu değerlendirilmiştir.

İşte tam da bu nokta üzerine gidecektim. Ve Rektör Arif Karademir’e de ilk sorum buradaki uygunsuzluk oldu… Karademir, tüm sorularıma samimiyetle cevap verdi.

İşte o söyleşimiz.

‘BTÜ HENÜZ ÇOK GENÇ’

Bursa Teknik Üniversitesi’ndeki hem kadro yönetimi hem de bütçe yönetimi benim tabirimle ‘Kara kaplı kitaba göre yapılıyor. Devletin bir mevzuatı, yönergesi, yönetmeliği var. Bunu da denetleyen kurumlar var. İyi ki de var.

Kurum içerisinde de denetleme görevi olan insanlar var. Fakat bazen gözden kaçabiliyor. Burada esas olan denetleyicilerin tarafsız ve samimi olması. Bu olmazsa mekanizma kontrolden çıkar. Devletin en köklü kurumu Sayıştay. Sayıştay denetçilerinin işi de bu hataları bulmak. Ama hata bulamayınca işlerini yapmış saymıyorlar kendilerini.

Ama hocam bu bulgu dışında 4-5 bulgu daha var. Rakamların yanlış yerlere yazılmış olması gibi… Onlar beni ilgilendirmiyor. Her insan hata yapar. Fakat burada bir ayrımcılık söz konusu…

Bursa Teknik Üniversitesi tamamen genç bir üniversite, çalışanları da genç. Henüz büyüyemedik. Yani kadro olarak tecrübe kazanamadık. Arkadaşlarımız çok çalışıyor. Öte yandan dinamik bir ülke olduğumuzu da unutmamak lazım. Kanun, yönerge, mevzuat, yönetmelik her gün değişiyor. Gözden kaçırmamız gayet normal. Bursa Teknik Üniversitesi çok ciddi hatalar yapmış, bilerek kasıtlı hatalar yapmış bir üniversite değil. Yüksek lisans konusunda da YÖK diyor ki; ‘kampus içine kapanmış kendi başına çalıp, kendi başına oynayan kurum olmaktan ziyade halka açılmanız lazım, sanayiciye açılmanız lazım, üreticiye açılmanız lazım.’ Şimdi üniversite sanayiciye, üreticiye nasıl açılır veya paydaşlarına nasıl kaliteli mezun verir. O mezunların sayısı artar, sonra o firmalar ve kurumlar üniversite ile proje yaparlar, staj projesi yapar… Biz de paydaşlarımızla bir çalışma yapalım istedik. Hem onlar için hem de bizim için eğitimin kalitesini yükseltecek bir çalışma. Böyle bir kampanya yaptık. Özel firmalar bunu yaptığında sıkıntı yok ama devlet üniversitesi yaptığı zaman sıkıntı oluyor. Çünkü devlet üniversitesi kar güden bir kurum değil.

Peki hocam bu çalışma devam ediyor mu?

Sayıştay’ın inadına bir uygulamaya devam edemezsiniz. Bu suçtur. Sayıştay bunun uygun olmadığını söyledi biz de kaldırdık.

Fakat Bursa sanayisi ile çalışmalarınız devam ediyor… Bize sürekli protokol haberleriniz geliyor, farkındayız…

Bursa’da Uludağ Ünivesitesi var bir de Bursa Teknik Üniversitesi var. Nilüfer tarafında İstanbul’daki özel üniversitelerin şubeleri, branşları var. Yani Bursa bu konuda büyük bir pazar. Diğer illerden buraya üniversiteler geliyor. Yani bu demek oluyor ki Bursa’da üniversite sayısı yetersiz. Bursa Teknik Üniversitesi bir taraftan lisans eğitimi yapacak, bir taraftan doktora eğitimi, bir taraftan AR-GE projesi yapacak, bir taraftan da sertifika kursları yapacak. Bunların hepsinin üstesinden gelmek öyle kolay değil. Ama biz diğer yaptığımız iş paketlerinin kalitesinden taviz vermemek şartıyla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Yani biz de lisans derslerini laboratuvar derslerini bırakalım da kurs verelim gibi bir politikamız yok. Aslında çok arkadaşlarımızın ana omurga çalışmalarını yıpratmayacak şekilde bunları yapmaya çalışıyoruz ki Bursa da çok yapılacak iş var o anlamda.

‘KENDİ KLASMANIMIZDA BİRİNCİYİZ’

Bursa Teknik Üniversitesi, üniversiteler başarı sıralamaları arasında şu anda pek de parlak bir noktada değil. Büyük klasman farkları olduğunu biliyoruz, bu yüzden de sorumu kendi klasmanınızdaki üniversiteler olarak algılayın, sizin boyutunuzdaki üniversiteler arasında başarı durumunuz nedir?

Biz kendi klasmanımız ve indeksimizde çok çok iyiyiz. İndekse bakmak lazım. Bazıları üyelik ve ücretle olan sıralamalar, yani sayılara yalan değil de sayılara istediğini söyletme sanatı uygulanıyor. Kriterler çok sağlıklı değil. Köklü üniversitelerle bizim gibi kuruluşu henüz 10 yıl bile olmamış üniversiteleri aynı klasmana yerleştiriyorlar. 60-70-80 yıllık üniversitelerde doktora yapan öğrenci sayısı sürekli yükseliyor. Ama bizim gibi yeni kurulmuş üniversitenin ne kadar doktora çalışması olabilir ki? Doktora öğrencisi sayısı kriteri var mesela, orada neredeyse sıfır çekiyoruz.

Hocam araya giriyorum, Abdullah Gül Üniversitesi de çok köklü bir üniversite değil ama başarı sıralaması açısında şu anda Bursa Uludağ Üniversitesi’ni bile geçmiş durumda.

Abdullah Gül Üniversitesi’nin akademisyenlerinin maaş rejimi farklı bir sistem. Yani orada devletin verdiği maaşla beraber sanayi odasının vermiş olduğu ek destek var. Öte yandan oranın isminden ve aldığı destekten dolayı ciddi bir korumalı yapısı var. Bu yönden Boğaziçi Üniversitesi’ne benziyor. Öğrenci sayısı çok fazla değil.

Bursa Teknik Üniversitesi’nde şu anda öğrenci sayısı kaç?

Bu yıl 9 bine çıktı. Üniversitedeki eğitmen sayısı ile öğrenci sayısı indeksine bakmak lazım. Üniversitenin kontenjanına YÖK karar veriyor. Durmadan şişen bir üniversite olduğumuz zaman fiziki mekan, akademisyen ve idari personeli genişlediği zaman sistem kendi kendini çürütmeye başlar. Burada önemli olan şu; bir kurumun girdileri var bir de çıktıları var. Çıktı endeksli çalışmak lazım. Ne demek istiyorum, mezunlarınız ilk altı ayda veya bir yılda ne kadarı iş buluyor. Fakat bizde şuna bakılıyor, ‘Ankara’dan ne kadar bütçe aldın, o aldığın bütçeyle ne yaptın. Kısacası karşılaştırma indeksi olarak sıkıntı var diye düşünüyorum. Kendi indeksimizde çok iyiyiz diye düşünüyorum.

Mesela Üniversite sanayi iş birliğinde 2244 sanayi doktora raporlarında Türkiye’deki en radikal ve yenilikçi milli projelerinden biri. Sanayide doktoralı eleman sayısını artırmak için yapılan bir proje. Devlet bu projeye ortalama 8 yıl finansman desteği veriyor. Burada birinci sıradayız. Düşünün biz daha 10 yaşında bir üniversiteyiz 250 civarında akademisyenimiz var. Mezunlarının çoğu da fabrikalarda müdür seviyesinde olan üniversite düşünün. Bu göz ardı edilecek bir şey değil.

Sıfırdan kurulmuş bir üniversiteyiz, bir taraftan bina yapıyorsunuz. Yani daha inşaat çalışması devam ediyor.

Bursa Teknik Üniversitesi’nin genişlemesi için çok da büyük bir alanı yok. Bir de yeni binalar yapılıyorsa yeni bölümler de açılacak demektir… Aslında şu anda ülkenin en büyük problemlerinden biri de işsiz üniversite mezunlarının çok olması. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?

Yani aslında üniversitede inşaat yapılmasını istemiyoruz. Alan da faza değil, onun da bir sürü problemleri var. Bir de bizim eğitimle, bilimle AR-GE ile uğraşmamız gerekiyor. Yönetim kadroları özellikle bilime, eğitime ve kaliteye önem vermesi gerekirken, onun dışında yurt gediğiyle, bina yapmakla, bütçeyle uğraşıyor. O da yöneticiyi çok yoruyor aslında. İnşaat yapılaşması, fakültelerin açılması, laboratuvar çalışmaları devam ederken… Bu arada aldığımız yıllık bütçenin yarısından fazlasını da AR-GE’ye ayıran ikinci üniversiteyiz. Bütçeyi binadan ziyade AR-GE’ye ayırmak önemlidir.  SGK kayıtlarına baktığımızda mezunlarımızın yüzde 70’i ilk 6 ayda işe girebiliyor. Bu çok değerli bir şey.

Sorunuzun ikinci kısmına gelecek olursak; ben herkesin üniversiteye gitmesi gerektiği düşüncesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. 100 gencimiz var ise bunun yüzde 70’i genelde meslek lisesi, teknik okulda okuyarak üretim ordusuna katılmalı, yüzde 20’si üniversite mezunu olmalı yüzde 10’da daha üst noktalarda, bilim insanı mertebesine çıkmalı. Yani şu anda biz elimizdeki ‘Asker’ sayısını doğru organize edemiyoruz. Bunu devletin organize etmesi gerekiyor. Alt barem konulması gerekiyor… Tıp fakültesi, hukuk fakültesi, bazı mühendisliklerde olduğu gibi sıralamayla girmeye hak kazansa bile belli bir puanın altında olduğu için o fakültelere giremiyor. İşte bunu tüm bölümlere hatta üniversitelere yaymalı. Öte yandan işsizlik konusunda, üniversiteden mezun olan gençlerin kendilerini sektöre atılmaya hazır hissetmesi de gerekiyor. Ama ne yazık ki hissetmiyorlar.

Gençlerimiz öncelikle doğru üniversiteyi, doğru bölümü seçtiler mi, seçtilerse doğru yeri mi tercih etti. O da doğru diyelim diplomayı alıyor, fabrikanın, patronun veya işverenin istediği kimliklerde, kalitede bir seviyeye geldin mi, bu konularda öz eleştiri yapılması gerekiyor. Ayrıca,  şu anda sorun üniversite sayısının fazla olması değil. Üniversite kontenjanlarının çok fazla olmasıyla ilgili bir sıkıntı var. Bölgesel kalkınma odaklı tematik üniversite yapılanması olursa Türkiye’deki yüksek öğretim sistemi daha sağlıklı hale gelebilir.

Bu sene Bursa Teknik Üniversitesi kontenjanında açık kaldı mı?

Bursa Teknik Üniversitesi kontenjan konusunda sıkıntı çekmiyor. Aslında bu sadece üniversitenin başarısı değil, Bursa’nın da cazibeli bir şehir olması açısından kontenjanlarımız her yıl doluyor. 9 bin öğrencimiz var şu anda. Bunun 2 bin 300’ü yüksek lisans doktora öğrencisi… Maksimum hedefimiz de 15 bin öğrenci. 15 bin öğrencinin üzerine çıkmamamız gerekiyor. Bunun 5 bininin yüksek lisans öğrencisi olmasını isteriz. Fakat biz ne kadar hedef koyarsak koyalım üniversitelerin kontenjanını YÖK belirliyor. YÖK her sene üniversitelerin bölümlerine kaç kontenjan istediğimizi soruyor. Biz planı yapıyoruz, gönderiyoruz. Mesela 75 kontenjan istiyorum diyorum, bir bakıyoruz ki 100 kontenjan vermiş. Fakat benim 100 öğrenciye nitelikli eğitim verecek ne öğretim görevlim ne laboratuvarım, ne de yerim var…  Mesela mimarlık bölümü için 30 kontenjan istedik, YÖK 80 kontenjan verdi…

*****

Buraya kadar Bursa Teknik Üniversitesi’ni tanıyarak anlamaya çalıştık. Yazının devamında ise, çok konuşulan Denizcilik Fakültesi’ni, Kestel’deki kamulaştırılan üniversite kampüs alanının akıbetini, yurt sorununu ve öğrencilerin üniversiteden beklentilerini okuyacaksınız…


Bu yazı 27.12.2021 Tarihinde YeniDönem Gazetesi'nde yayınlanmıştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir küçük incir meselesi vardı!

Mudanya Belediyesi'nin hiç mi suçu yok?

Çatısız evleri dönüştürün!